9 Şubat 2015 Pazartesi

BERLIN BERLIN -II-

Geçen  gün Berlin Pergamon Muzesi hakkında küçük bir yazı yazmıştım. Şimdi de en az Pergamon kadar etkilendiğim ve gez gez bitiremediğim Berlin teknik müzesi hakkında yazayım dedim.

Gerçekten yukarıda belirttiğim gibi gez gez bitmeyen müzelerden biri bence Teknik müze. Büyüklüğü kadar dekoru , konsepti , mimarisi  tek kelimeyle muhteşem olduğu kadar eğlenceli de bir müze. 
Ender interaktif müzelerden aynı zamanda. Çocuklarınız varsa eğer özellikle ülkemizde göremeyecekleri kadar tren, uçak, gemi modelleri arasında hayal dünyalarında kaybolacaklardır.

Vakit ile ilgili bir kısıtalamanız yoksa eğer,  müzeyi gezmek için ortalama 5-6 saatinizi mutlaka  ayırmanızı tavsiye ederim. Eminim  kadın  yada erkek olun hiç sıkılmadan vakit geçirecek ve inanılmaz bilgi ve görsellerle donanacaksınız. Adı Teknik müze olduğundan dolayı belki bayanların ilgisini çekmez diye ayrıca değinmek istedim. 



Zaten ilk başta girişi sizi mutlaka etkileyecektir. 


Müze hava, kara,deniz ve raylı sistemler başta olmak üzere ayrıca radyo- televizyon,  fotoğrafçılık,eczacılık, matbaa, tekstil teknikleri gibi bir çok konuyla ilgili gelişmeler konusunda sizi bilgilendiriyor


Resimde görülen Lufthansa uçak dönemin üretilen ilk yolcu uçaklarından biri.




Hitler'in seyahatlerinde kullandığı uçak.

Özellikle müzenin raylı sistemler ve  trenlerle ilgili bölümü inanılmaz büyük ve görülmeye değer. Dünyada kullanılaan ilk ilkel raylı sistemden tutun, Kaiser'in özel trenine, yahudilerin taşındığı vagonlardan, kara trenlere kadar yüzlerce görsel sunuluyor size.






İnsanın içi ürperiyor bu vagonları görünce ve içinde sıkış tepiş ölüme giden insanları düşündükçe

Yukarıda da belirttiğim üzere yolunuz Berlin'e düşerse ve de vaktiniz olursa mutlaka ama mutlaka bu müzeyi gezin derim ben.

Bir dipnot olarak eklemek isterim ki; gittiğim her müzede yaş grubu olarak ana sınıfından tutun da liselilere kadar inanılmaz öğrenci grupları vardı. Bir çoğunun ellerinde not defterleri, öğretmen yada rehberlerinin verdiği bilgilerin notlarını tutuyorlardı. İşin en ilginci müze çıkışında kimi yerlerde yüzüstü uzanmış, kimi bağdaş kurmuş olarak öğretmenlerinin sıcağı sıcağına sorduğu soruların yanıtlarını yazıyorlardı beyaz kağıtlara. Ne bir koşturma ne bir gürültü kendi aralarında....

Gelişmiş ve medeni ülkeler seviyesine gelebilmek için gerçekten eğitim çok çok önmeli. Bizde ki eğitim sistemini gördükçe içim acımıyor değil hani...

neyse bugünlük benden bu kadar. Haydi kalın sağlıcak ve sevgiyle...

gigi 


Macaristan Macerasına 5 Kala...




Eveeettt önümüzdeki haftalarda yeni rotam kısa süreli de olsa (3gecelik) Budapeşte olacak. Heyecanlı mıyım evet heyecanlıyım. Her zaman yeni yerler görmek, yeni tatlar tatmak, yeni kültürler içinde kaybolmak ve yeni insanlar tanımak bir şekilde hem eğlenceli gelir, hem de yaşadığımı hissettirir bana.
Macaristan nedense   hep bir şekilde bir yere koyamadığım  ülkelerden olmuştur benim için.
Bir taraftan hem romantik ve çekici bir yandan da soğuk ve biraz da mesafeli gelmiştir. Bu yüzdendir zaten bu ülkeye bu kadar geç gidişim. Bakalım gidip yerinde görüp ona göre karar vereceğim artık. Hiçbir şey için geç kalmış sayılmam sonuçta.

Yaptığım ön araştırmalara dayanarak az çok nereleri görmeliyim, neleri tatmalıyım biliyorum. İçinizden yazılarımı takip eden, okuyanlar ve benden önce gidip bu ülkeyi deneyimleyenler mutlaka vardır diye düşünüyorum. Bu durumda bana  tavsiyeleriniz ve uyarılarınız  olabilir diye düşünerekten tüm yorumlarınıza açık olduğumu buradan duyurmak isterim. Ne bileyim bu bir restoran, bir kitapçı, bir şarap mahseni, bir galeri, bir park olabilir...


yorumlarınızı ve tüyolarınızı büyük bir heyecanla bekliyor olacağım.

Şimdiden kocaman, kucak dolusu teşekkürler...


gigi

8 Şubat 2015 Pazar

BERLIN BERLIN...

Bugün biraz Almanya'nın büyülü, bir o kadarda sanat ve kültürle yoğrulmuş başkenti Berlin'den bahsetmek istiyorum.

Malumunuz Berlin tabiri caizse tam anlamıyla feleğin çemberinden geçmiş bir şehir olarak tarihin derinliklerine adı kazımış bir durumdadır. Kalabalığıyla, hoşgörüsüyle, asiliğiyle hep farklıydı ve hep farklı kalacak bir fenomendir.

Berlin yaklaşık  4 milyon nüfüsu ile Almanya'nın en büyük şehri olmakla beraber aynı zamanda başkentidir de.
. Gezilecek o kadar çok yer var ki Berlin'de gidecekler bence önceden bir program hazırlayıp öyle yola koyulsunlar. Bu şehir tam anlamıyla bir müzeler şehri.Sizlere müzeleri tek tek saysamda emin olun biteremem ama belli başlı müzelerin mutlaka görülmesi bir "must " bence. 

Zaten yine bir araştırmaya göre en çok sevilen ve en çok ziyaret edilen başlıca Berlin müzeleri sırasıyla, Pergamon Muzeum, Naturkunde Museum ve Technische Museum olduğu rivayet edilmekte. Ancak şunu belirtmeliyim ki müze sever biri olarak bu 3 müzeyi gezdim ve inanılmaz olduklarını söylemeliyim. Müzecilik olayını almanlar gerçekten çözmüş durumdalar. her bir müze ziyareti yarım gününüzü aldığını da ayrıca belirtmeliyim.

PERGAMON MUSEUM


Pergamon Müzesi sadece Berlin şehrinin değil, tüm Almanya'nın gözbebeği bir müzedir. Müzenin bulunduğu yapı tam 20 yıllık bir süreçte 1910-1930 yılları arasında inşa edilmiş.Berlin şehrinin değil, tüm Almanya’nın gözbebeği bir müze. 


Bu Müze 2012 yılında 2 milyon kişi tarafından ziyaret edilmiş her yılda bu sayı artmaktadır. Almanya’nın en çok ziyaret edilen müzesi Avrupa da en çok ziyaret edilen müzeler sıralamasında ilk 10’da yer almakta.



Müzenin avlusu hem biraz dinlenmek hem de gördüklerinizin şaşkınlığını üzerinizden bir nebze olsun atmak için biçilmiş kaftan.





İşte meşhur Bergama Zeus Sunağı yada Zeus Altarı. İnsanın aklı o dönemlerde yapılan o süslemeleri o işçiliği izlemekten kendini alamıyor. Dış cephe freskleri antik Helen dünyasının Olympos Tanrıları ile devler (Gigantlar) arasındaki savaşı, iç alandaki freskler Bergama'nın kuruluş söylecesi olan Tefelos söylencesini anlatır.






Ve işte muhteşem İştar Kapısı. Eski Bail Kralı II. Nabukadnezar tarafından Tanrıça İştar için yapılan ve  sehre açılan 2 önemli kapıdan biri. İhtişamı fotoğrafta görünenden çok daha muhteşem diye eklemek isterim.



Milet Antik kentinin pazar giriş kapısı da Pergamon Müzesi'n de tüm albenisiyle köşeyi döner dönmez karşınıza çıkıyor. 

Ancak söylemeden geçmek olmaz; Miletos Antik şehri malumunuz Aydın ili Didim sınırları içerisinde bir antik kentimiz ve sınırları Efes Antik kenti kadar muazzam olmakla beraber maalesef yeterince itina gerekli merciler tarafından gösterilmemekte. Kanımca sanki kendi haline biraz terk edilmiş durumda.





Halep odası. Halep odası: Osmanlı döneminde, Suriye’nin Halep şehrinde yaptırılan bir evin salonudur.

Evet sevgili okurlar, bugünlük bu kadar deyip, gerek müzelerle ilgili gerekse Berlin hakkında edindiğim bilgi ve görüşlerimin devamını  en kısa zamanda  sizlerle paylaşmak üzere diyorum.

İçinizdeki keşif merakı hiç sönmesin...


Sevgiyle ve mutlulukla kalın. 


Gigi


5 Şubat 2015 Perşembe

Merhaba deli Dünya

Biraz şaşkınlık biraz heyecan içinde merhaba deli Dünya.
Bazen nasıl ve nereden başlanır bilemez insan ancak bir kere açmıştır gözlerini bu dünyaya.
Zamanın nasıl geçtiğini  anlayamasa da, hep biraz zamana ihtiyacı vardır.İşte tam da böyle zamanlarda biraz yalnız kalıp, düşünmek, yazmak, gözlemlemek gelir içinden.
Birçoğumuz yaşadığımız şartların içerisinde zaman zaman saniyelik bile olsa düşüncelerimizde yada hayallerimiz de başka yerlere doğru minik dalışlar yaparız. İşte sanıyorum ben de tam böyle bir dönemden geçmekteyim.
Aklıma düşen, içimden geçen, canımın çektiği o kadar çok ve farklı şeyler var ki; nereden ve nasıl başlasam diye düşünürken birden bu düşüncelerimi, yaptıklarımı, yapacaklarımı ve yapmayı planladıklarımı önce yazıya dökmeliyim dedim. hayat sonuçta bir paylaşımdır ve paylaşmaktan geçer dimi?

Tekrardan merhaba deli Dünya